13 Haziran 2007 Çarşamba

doğulan günler...

27 yaşıma girdiğim gün, evimde yalnız başıma oturup viski ve duman eşliğinde son 10 senedir bitirdiğim tüm defterleri okudum...
nerden gelip nereye gidiyorum diye mutu ve acıyı okudum... ikilemlerin kişisi olarak değişimin de bir sinüs eğrisi olduğunu fark etmek zor olmadı tüm yazılarda...
kendini keşfettiğin, kişisel sınırlarını yok ettiğini sandığın her adımda aslında onları belirlediğini gördüm ilk yıllarda...
sonra belirlenmiş olanlarla derme çatma bir hayat kurmaya çalıştığını...

28 yaşıma girdiğim gün, tüm bu yolculuğa rağmen hala ağlayabildiğimi gördüm, hem de iki gözümden de yaş gelerek...
Ama toparlanmak ve hayata kalınan yerden devam etmek geçen yıllara göre daha kolaydı...

Kavramsal tüm karamsarlıklara rağmen bu kadar gülebilen bir insan olmanın kişiye sağladığı güç her tecrübenin üstünde...

Sabır denilen şeyin ne olduğunu geride kalan yıllar ve toz yuvası defterler çok iyi anlatıyor insana...

Yarın?

Tabi ki güleç olacak...

Her gün iki gökkuşağı birden görmüyor insan...
Hakkını vermek gerek güzel günün...

1 yorum:

marla..* dedi ki...

söylüyorum sana i figured out how to see through your big, fancy smile. but others are totally blown away by your loud laughters. keep on smilin' and don't ever let your mask down. i'll manage to get in when you're here. and don't miss the hudge "i love you" kiss i'm sending you - gerçi it knows exactly where to land ama =)

yine ortaya karışık oldu..